13. Hukuk Dairesi 2015/29074 E. , 2016/5178 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 11.7.2012 tarihinde takibini de yapan davalı hastanede spinal anestezili sezeryan ile doğum yaptığını, ameliyattan yaklaşık 2 saat sonra bir hemşirenin gelip, kendisine kalçadan ağrıkesici iğne yaptığını, anestezinin etkisi geçince; bu şefer iğne nedeniyle sol bacağının felç kaldığını, bu durumun kısa zamanda geçeceği söylendiği halde, günler geçmesine rağmen iyileşemediğini, başka bir hastanede yapılan tetkikler sonucu hatalı enjeksiyon sonucu sinir hasarı meydana geldiğini öğrendiğini, fizik tedavi gördüğünü ve gördüğü tedaviye rağmen iyileşemediğini, halen topalladığını ve ağrılarının devam ettiğini beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 4.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL de manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının iddia ettiği gibi, bir hatalı enjeksiyon durumunun söz konusu olmadığını, hastada oluşan durumun bir komplikasyon olup kendilerine her hangi bir kusur izafe edilemeyeceğini savunmuş ve davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı hastanede gerçekleşen ameliyat sonrası yapılan hatalı enjeksiyon sonrası oluşan zararların tazminine ilişkindir. Davacı, davalı hastanede 11.07.2012 tarihinde spinal anestezili sezeryan ile doğum yaptığını, doğum sonrasında henüz anestezinin etkisi geçmeden kendisine ağrı kesici iğne yapıldığını, hatalı enjeksiyon nedeniyle sol bacağının felç kaldığını, uzun süre fizik tedavi gördüğünü, gördüğü tedaviye rağmen şikayetlerinin devam ettiğini beyanla maddi ve manevi tazminat talep etmiş, davalı ise, hatalı enjeksiyonun söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece Adli Tıp 2.İhtisas Kurulundan alınan 24.03.2014 tarihli raporda; enjekte edilen ilaçların doku içi yayılımı ile sinir hasarına neden olabileceğinin tıbben bilindiğini, bu durumun enjeksiyonların tekniğine uygun yapılması durumunda da daha önceden öngörülemeyecek ve önlenemeyecek arazlara sebep olabildiği, bu durumun her türlü özene rağmen oluşabilecek her hangi bir kusur ve ihmalden kaynaklanmayan komplikasyon olarak nitelendirildiği, enjeksiyonun yapılış tekniği ve uygulanan bölgenin uygunsuzluğu yönünden tıbbi bir delilin de var olmadığı anlaşıldığından; sağlık personeline her hangi bir kusur izafe edilemeyeceği görüşü belirtilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre; davanın reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilerek, yeniden rapor alınması talep edilmişse de, mahkemece davacının talebi kabul edilmemiştir. O halde mahkemece, davacıya uygulanan enjeksiyonun doğru yere yapılıp yapılmadığı ve davacının iddia ettiği diğer hususlarla ilgili tüm bilgi ve belgeler, hastane kayıtları, çekilen tüm filmler, epikriz ve Adli Tıp Raporu da birlikte gönderilerek, Üniversite Öğretim Üyelerinden oluşturulacak, içlerinde nöroloji uzmanının da bulunduğu, konusunda uzman, akademik kariyere sahip yeni bir bilirkişi kurulundan, davacıya yapılan enjeksiyonun usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, hastada oluşan hasarın, “enjeksiyonun hatalı uygulanması”na bağlı olarak gelişebileceği ve bunların gelişme olasılıkları, kas içine ve usulüne uygun olarak yapılan bir enjeksiyon sonrasında “nöropati” gelişmesinin mümkün olup olamayacağı, mümkünse, bu durumun meydana getireceği bulguların neler olduğu, enjeksiyon öncesinde yapılması gereken muayenenin ve sonrasında gereken tüm tıbbi müdahalelerin yapılıp yapılmadığı üzerinde durulup irdelenmek suretiyle, olayda davalıya atfı kabil bir kusur bulunup bulunmadığı konusunda; nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 27,70 TL harcın istek halinde iadesine, 22/02/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder