28 Nisan 2020 Salı

ESTETİK AMELİYAT SONRASI OLUŞAN KOMPLİKASYONA BAĞLI HASTANE VE DOKTORA KARŞI AÇILAN DAVADA, İLK DERECE MAHKEMESİNİN DAVANIN REDDEDİLMESİNE DAİR KARARININ DAVACI YARARINA BOZULMASINA İLİŞKİN YARGITAY KARARI





15. Hukuk Dairesi         2018/3534 E.  ,  2018/4434 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Tüketici Mahkemesi


    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

    - K A R A R -

    Dava, eser sözleşmesi niteliğinde estetik operasyon nedeniyle maddi ve manevi tazminatın tahsili istemiyle açılmış, mahkemece davanın reddine dair verilen hüküm davacı vekilince temyiz olunmuştur.
    Davacı davasında, davalı hastane de göz altı ve orta yüz germe estetik operasyonu için muayene ve operasyon geçirdiğini ancak tıbbi hata sonucu sol yanak ve yanak üstü kısımlarında hasarlar oluşarak bölgedeki kasların koparak çalışamaz hale geldiğini, sol göz çukurunun aşağıya doğru açıldığını operasyonun yüzün sol tarafında olmasına rağmen sağ tarafında aynı operasyona maruz kaldığını, belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 50.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.


    Davalı Hastane savunmasında davalı doktorun hastane personeli olmadığını, davacının zararından sorumlu tutulamayacaklarını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini istemiş, davalı Dr. ... cevabında davacıyı operasyon öncesi uyararak onam formu aldıklarını, davacının başına gelen olayın bu tip ameliyatlar sonrasında oluşacak komplikasyon niteliğinde olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.


    Mahkemece ... Kurumu 2. İhtisas Kurumundan alınan rapora göre davacıya uygulanan orta yüz facelift + alt göz blefaroplasti ameliyatının tıp kurallarının uygun olduğu, hekime atfı kabil kusur tespit edilmediği, davalı hastanenin kusurdan doğan sorumluluğu gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.


    Taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi bulunduğu uyuşmazlık konusu değildir.


    Sözleşme ile davacıya estetik müdahalelerde bulunulması kararlaştırılmıştır. Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin niteliği itibariyle hekim ile hasta arasında tedaviye ilişkin sözleşmeden farklı olduğu ve eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesini düzenleyen TBK'nın 470. maddesi uyarınca yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin edimi ise, karşılığında bedel ödemeyi üstlenmesidir. Eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir. Davacı, göz altı ve orta yüz germe için estetik gayeyle davalıya başvurmuş olduğuna göre, estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanmasının taraflar arasındaki eser sözleşmesinin konusu olduğu açıktır. Burada sözleşme yapılmasının nedeni belli bir sonucun ortaya çıkmasıdır. Eser yüklenicinin sanat ve becerisini gerektiren bir emek sarfı ile gerçekleşen sonuç olup, yüklenici eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır.

    Diğer yandan yüklenicinin borçları TBK'nın 471. maddesinde düzenlenmiş olup, (1) Yüklenici, üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek zorundadır. (2) Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışı esas alınır. Denilmiş olup, Yüklenici olan hekimin de bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere edimini sadakat ve özenle ifa etmek yükümlülüğü bulunmaktadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunda benzer alanlardaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kuralların esas alınacağı da açıklanmıştır.


    Yine eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmiş sayılmalıdır. Komplikasyonlarda ise aydınlatma yükümlülüğü ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılması yine yüklenicinin (hekimin) sorumluluğundadır.


    Mahkemece alınan ... Raporunda, 15.01.2014 tarihinde aynı seansta yapılan orta yüz mini facelift+alt göz blefaroplasti ameliyatının tıp kurallarına uygun olduğu, bu ameliyata bağlı gelişen ektropiyonun her türlü özene rağmen önlenemeyecek komplikasyon olduğu, ilk ameliyata ilişkin yazılı onam formunun olduğu, 2. ve 3. girişimlerle ilgili yazılı belge bulunmadığı, kişinin yapılan girişimlerle ilgili usulüne uygun ve yeterli aydınlatma yapılıp yapılmadığı hususunun hukuksal değerlendirmeye bağlı olduğu açıklanmıştır.


    Somut olay değerlendirildiğinde, davacıya yapılan estetik müdahalenin sonucu itibariyle davacı işsahibi yararına sonuç vermediği gibi, 1. operasyon öncesi onamda aydınlatma yükümlülüğünün yeterince yerine getirilmediği ve kayıtların tam olarak tutulmadığı, eser sözleşmesi niteliği gereğince yüklenicinin edimini tam olarak yerine getirdiğinden söz edilemeyeceği ve kusurlu bulunduğu, komplikasyon konusunda aydınlatılmanın yetersiz olduğu gibi, komplikasyon yönetiminin de yeterli olmadığı dosya kapsamı ile anlaşıldığından, ... Kurumu'nun yeterli gerekçe içermeyen raporuna dayanılması hatalı olmuştur.


    Bu nedenlerle mahkemece yapılacak iş, davalı hekimin kusurlu olduğu gözetilerek davacının istek kalemleri değerlendirilerek eserin kabule icbar edilemeyecek derecede ayıplı olmamakla birlikte ... raporunda belirtilen müdahalelerin neler olduğu ve tür ameliyatlarla ve ne miktarda giderilebileceği konusunda yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınıp, davacının maddi ve manevi tazminatla ilgili istek kalemleri de değerlendirilip, hasıl olacak sonuca uygun bir karar vermekten ibarettir. Açıklanan bu nedenlerle kararın bozulması uygun bulunmuştur.


    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin ve Yargıtay başvurma harçlarının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 13.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    27 Nisan 2020 Pazartesi

    Ateşi Çıkan Bebeğe Fiziksel Muayene Yapmayarak Taksirle Ölüme Sebebiyet Verdiği İddia Edilen Doktorun Beraat Kararının Bozulmasına İlişkin Yargıtay Kararı




    12.Ceza Dairesi 2016/2107 E. , 2016/6182 K.

    Özet: Ateş şikâyeti ile gelen bebeğe tam fizik muayenesi yapılmadan ve hastalığının tam olarak teşhisi konulmadan ateş düşürücü vererek eve gönderen doktorun sorumlu olacağı.

    “İçtihat Metni”

    Mahkemesi : Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Taksirle öldürme

    Hüküm : CMK’nın 223/2-c maddesi uyarınca beraat Taksirle öldürme suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin …2006 yerine …2006 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak kabul edilmiştir. Olaydan bir gün önce ….. No’lu Sağlık Ocağında DBT, Polio, Hepatit B aşıları yapılan …2005 doğumlu bebeğin aşılama işleminden 1-2 saat sonra ateşinin yükselmesi üzerine, … Devlet Hastanesi’ne, yüksek ateş şikayeti ile getirildiği, hastanede fiziki muayene ve ileri tetkikler yapılmayıp, ateşin aşıdan kaynaklandığı belirtilerek, ateşin çıkması halinde ateş düşürücü olan “….” isimli şuruptan verilmesi ve şişen bacağına da pansuman yapılmasının sanık olan nöbetçi doktor tarafından önerilerek katılan …’nun hastaneden gönderildiği, katılanın bebeğini alarak eve getirdiği, ateş düşürücü olan … isimli şuruptan bebeğe içirdiği, …01/2006 tarih ve saat 09.00 sıralarında bebeğin ağzından ve burnundan köpük gelmesi üzerine, … Devlet Hastanesi’ne götürüldüğü ve hastanede öldüğü olayda, Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu’nun …/2009 tarihli raporunda sonuç olarak; “Otopsi bulgularına göre çocuğun ölümünün solunum yolu enfeksiyonu sonucu meydana geldiği, ateşle başvuran her çocuğun sistematik muayenesinin yapılması gerektiği, aynı gün aşı yapılmasının ateş için bir risk faktörü olmakla beraber muayeneden kaçınılması gereken bir durum olmadığı cihetle …2006 tarihinde ateş ile hastaneye başvuran hastanın fizik muayenesinin yapılmamasının tıp kurallarına uygun olmadığı, ….2005 doğumlu …. oğlu, …’in ölümüne neden olan akciğer enfeksiyonuna yönelik teşhisin erken konması halinde hastane şartlarında yapılacak tedavinin yüksek oranda şifa ile sonuçlanmasının beklendiği oy birliği ile mütalaa olunur.” şeklinde görüş belirtildiği, aynı kuruldan alınan ….2011 tarihli raporda ve bozma sonrası alınan … 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun …..2015 tarihli raporlarında “bebeğin ölümünün otopside tanısı konulmayan kendinde mevcut hastalık sonucu meydana gelmiş olduğu, yapılan aşılarla ölüm arasında illiyet bağı bulunmadığı, Devlet Hastanesi Acil Servisinde Dr…. tarafından hastanın ateşine bakılmamasının ve tam sistemik muayene yapılmamasının tıbbi eksiklik olduğu, ancak bebeğin ölümüne neden olan hastalık bilinmediğinden eksik eylemin ölüme katkısı olup olmadığının bilinemediği, çocuğun ölümü ile eylem arasında tam bir illiyet bağı kurulamayacağının” mütalaa edildiği olayda, mahkemece aldırılan raporlarda ölüm olayı ile sanık doktorun eylemi arasında illiyet bağının bulunmadığı belirtilmiş ise de, sanığın, hastanın fiziki muayenesini yapmamasının tıp kurallarına uygun olmadığının ve bebekte bulunan akciğer enfeksiyonuna yönelik teşhisin erken konması halinde tedavi imkanının bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçuna ilişkin TCK’nın 257/2. maddesiyle cezalandırılması gerekirken yazılı şekilde taksirle öldürme suçundan beraatine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA,12.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Endoskopik Sinüs Cerrahisi Sonrası Çıkarılmayan Tamponda, Hasta Çağırılmasına Rağmen Kontrole Götürülmediği İçin Doktorum Sorumlu Olamayacağına Dair Yargıtay Kararı



    12.Ceza Dairesi 2016/469 E.,2016/6671 Kararı

    Özet: Ameliyat sonrası çocuğun burun boşluğunda bulunan tamponun çocuğun muayeneye gelmemesinden dolayı çıkarılmamasından doktor sorumlu değildir.

     “İçtihat Metni”

    Mahkemesi : Sulh Ceza Mahkemesi
    Katılanlar : 1-…, 2-…, 3-… 
    Suç : Taksirle yaralama
    Hüküm : Beraat 

    Taksirle yaralama suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: … Devlet Hastanesi’nde KBB uzmanı olarak görev yapan sanık Opr. Dr. …’ın çift taraf fonksiyonel endoskobik sinüs ameliyatı yaptığı 01.01.1997 doğumlu …’nın sağ burun boşluğunda ameliyat esnasında kanamayı durdurmak için kullanılan gazlı bez(tampon) parçasını unutmak/ameliyat sonrası çıkarmamak suretiyle adı geçenin yaralanmasına neden olduğunun iddia edildiği olayda, doğru endikasyon konularak yapıldığı bildirilen operasyon sırasında mağdur küçüğün sol burun boşluğunda bulunduğu ve çıkarıldığı bildirilen gazlı bez(tampon) parçasının ameliyat sırasında unutulduğu ya da kullanılması zorunlu iken ameliyat sonrası kontrolde alınması gerekmesine rağmen alınmadığı hususlarında bir açıklık yok ise de, söz konusu tamponun mağdur küçüğün burun boşluğunda bulunuyor olmasının operasyon ya da kontroldeki tıbbi işlem eksikliğinden kaynaklanmasına, bu eksikliğin operasyon ya da kontrolün istenmeyen sonucu olduğu hususunda şüphe bulunmamasına ve sanığın ancak ameliyat sonrası kontrolleri gereği gibi yapmadığı tespit edildiğinde sorumluluğu cihetine gidilebilecek olmasına göre; sanığın aşamalardaki “fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi sonrasında tamponlar üçüncü günde alınmaktadır. Normal yetişkinlerde tampon alındıktan sonra, burun boşluğuna aspire edilerek endoskopla kontrol edilir. Çocuklarda ise tampon alma acı verdiği için ve endoskopik muayeneye uyumlu olmadığından, yani çok acı verici bir işlemden sonra, rahat durmayacağı ve hareket edeceği düşünülerek, çocuğa zarar vermemek için ameliyattan on gün sonra müracaat etmesi söylenmiştir. Ancak, yukarıda söylediğim gibi, çocuk hasta on gün sonra kontrole gelmemiştir.” şeklindeki savunmasının, 4483 sayılı Kanun gereği yürütülen ön inceleme sırasında ifadesine başvurulan katılan …’nın “taburcu olduğumuz gün, 3-4 gün sonra gelin tamponları alalım dedi, biz tamponları aldırmaya gittik, doktor bey bizi 10 gün sonra Kızılay’a(devlet hastanesi ile anlaşma gereği sanık Kızılay sağlık biriminde de çalışmaktadır.) kontrole çağırdı, fakat gitmedik” şeklindeki ifadesi ve mağdur küçüğün duruşmada alınan“ doktordan çıkıp eve gittiğimizde annem doktorun on gün sonra tekrar kontrol için çağırdığını söyledi,” şeklindeki ifadesi ile teyit edildiği nazara alınarak katılanların mağdur küçüğü son ve ayrıntılı kontrol muayenesine götürmemeleri nedeniyle sanığın ihmal ya da kusur teşkil eden eyleminden bahsedilemeyeceğinin, sanığın atılı suçu işlediğine dair yeterli kanıt bulunmadığının anlaşılması nedeniyle kabul ve uygulamada bir isabetsizlik görülmemiş, bu nedenle tebliğnamedeki bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanlar vekillerinin, sanığın atılı suçu işlediğine ve hükmün gerekçesiz olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 19/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.